21 Ekim 2011 Cuma

The Black Holes - Stone Cold Baby

Sene 2006. Grip bir kıskançlık/eziklik anında, deli gibi müzik grubu keşfine çıkıp toplamda 200'ün üstünde adam keşfettiğim iki haftalık bir dönem oldu. O döneme sürekli dönüp o arada keşfettiklerimi elden geçire geçire güzel bulduklarımı ayırmayı başardım. En sevdiklerimden birisi, o zamanlar sadece demo olarak dört şarkı çıkartmış olan The Black Holes idi.

Ben yıllarca bu dört şarkıyla geçindim ve adamlar bir albüm bildiğim kadarıyla çıkartmadılar.... derken, birden bir bandcamp sayfasına denk geldim ve bir de ne göreyim, yıllar yılı sadece dört şarkısını dinleyip niye bu kadar az ya bu adamların müziği dediğim The Black Holes, Stone Cold Baby isimli ilk albümünü bandcamp üzerinden satışa başlamış bile!

The Black Holes'un yaptığı müzik nedir derseniz, orada zaten bu albüme ufaktan giriş yapmış oluyoruz. Müzik, trip hop, easy listening, ambient ve birazcık da cold wave birleşiminden oluşuyor. Genelinde son derece hafif, son derece yumuşak ve gayet sakin bir müzikal altyapı söz konusu. Bununlar birlikte, albümün tamamına hakim derin bir hüzün söz konusu. Bu konuda suç Jo Neale'e ait: yazdığı sözlerin felaket derecede hüzün yüklü olması, yapılan müziğin sükuneti içinde karanlık/melankolik olma eğilimi ile birleştiğinde ortaya depresif bir müzik çıkıyor.

Ki aslında The Black Holes her şarkıda bize küçük, az ama öz yazılmış sözlerle anlatılan hikayecikler sunuyor. Mesela, Don't Pray For Me ölmüş bir askerin ağzından yazılmış bir şarkı ve "benim için dua etmeyin, artık bir anlamı kalmadı" sözlerini nakarat olarak kullanıyor. Bir diğeri Something New ise şöyle: "Bana yeni bir şeyler söyle, bana güzel bir şeyler söyle." Bu ve bunun gibi anların da, zamanında bir tanıdığımın yaptığı bir tanımla "ipek gibi saçta kayan tarak gibi" bir sesle yaratıldığını düşünürseniz, albümün size garip duygular yaşatması kaçınılmaz. Bir diğer favorim ise: "Konuşmaya ne lüzum var? Bir anlamı yok konuşmanın: kalbimi değil, sadece tek taş yüzüğümü aldın."

The Black Holes'un bu noktada ortaya çıkan özelliği şu: şarkılar ilk başta çok basit gözüküyor. Drum machine çıkışlı ritmi duyuyorsunuz, ambient misali hava yaratma üzerine kurulu klavyeler şarkının geçtiği mekanı kafanıza yaratıyor ve sözlerle sürükleniyorsunuz. Fakat şarkılar aslında son derece fazla katman/parçadan oluşuyor. Bu basit görüntünün alında ufak ses efektleri, küçücük synthesizer tınıları gibi detayların bulunuyor olması bir yana, şarkıları dinlerken bunlardan herhangi bir tanesinin birden ilginizi çekebiliyor olması ise albümü tekrar tekrar dinlenebilecek bir eser haline getiriyor.

Bunca yıl içerisinde beni The Black Holes'a çeken ve bu albümdeki diğer bütün şarkılara da çekmeye devam eden şey ise, sanırım, her şeyin ötesinde albümün çok şehir albümü olması. Genel havası ve atmosferiyle gıcır gıcır gökdelenlerden çamurlu kenar sokaklara kadar pek çok "şehir manzarası"na ait tınılar barındırıyor demek mümkün. Time for Us'ın lüks daire içinde dönen ikili ilişkiler sisilesinden Fallen Angel'ın apartman kompleksi hır gürüne (evet dinlendirici müzikle yan dairedeki inşaatı yansıtmış adamlar cidden) ve oradan da Don't Pray for Me'nin şehir içindeki mezarlık hissiyatına kadar, her yerden bir ufak manzara mevcut.

Sonuç mu? Ender bulunan bir güzellik bu.

Artılar: Müziğin güzelliği, sükunet dolu olması, duygudan duyguya geçmesi, sözler, vokal.
Eksiler: Bazen cidden adamı depresyona sokması.
Kimlere tavsiye edilir: Kimlere tavsiye edilmez ki? Ha evet, sert takılmak isteyenler bu albümü sevmeyecektir.

Stone Cold Baby kardosu
Jo Neale: vokal, sözler, klavye ve kaset efektleri.
Dean Garcia: bas, davul, gitar, yardımcı vokal ve programlama

The Black Holes bandcamp: The Black Holescamp


1. Wrecking Ball
2. Call Me
3. Little Piece
4. Till I Do
5. Twisted Spine
6. Stone Cold Baby
7. Don't Pray for Me
8. Something New
9. Time for Us
10. Special Sound
11. Didn't I
12. Fallen Angel

NOT: Sınıf olarak ancak endüstriyel müzik diyebiliyorum zira cidden herhangi bir alt-tür ismi yakıştırmak imkansız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder