20 Haziran 2011 Pazartesi

Dark Castle - Surrender to All Life Beyond Form

Pek çok grubun düştüğü bir hata var, hatanın adı da "bozulmayanı tamir etme ihtiyacı." Dark Castle'ın Spirited Migration albümünü inceleyeli çok olmadı, ve sadece bu yazıya referans olması açısından, hayatımda dinlediğim en güzel albümlerden olduğunu da söylemiş olmam gerekir. Söylemediysem, şimdi belirtiyorum: Spirited Migration, hayatımda dinlediğim en güzel albümler arasındadır.

Ve grup, resmen bundan pek hoşlanmamışçasına, ikinci albümleri Surrender to All Life Beyond Form ile karşıma çıktı ve bütün hayallerimi yerle yeksan etti. Albüm, hayatımda dinlediğim en manasız albümlerden birisi mertebesine son derece hızla tırmandı ve oradan inmeyi de şu anda reddediyor. Bu yazıyı "bir grup kendi diskografisinde nasıl delik açar" yazı dizisine dönüştürmeye yaklaşacağımı baştan belirtmeyi kendime borç bilirim. Dolayısıyla, şaşırmayın "hata çetelesi" gibi bir yazı bulduğunuza.

Dark Castle, resmen Spirited Migration'ı güzel yapan her şeyi, prodüksyonun düzgün olması dahil, bir kenara atıp tam tersini yapmanın iyi bir fikir olduğu sanrısına kapılmış. Olan basitçe bu. Her şey, vokal ile başlıyor: vokaller berbat. İlk albümdeki brutal ve scream vokaller yerini her çıktığında kulaklığı/hoperlörü cızırtıya boğan, kulak tırmalayan, detone çığlıklar almış. Tamam, sözleri duyuyoruz, fakat şarkının tüm sözleri şarkının adı olunca duymamızın ne anlamı var sorusu geliyor. Vokali her duyduğumda resmen dişlerimi gıcırdattım, vokaller o kadar kötü.

Gitar kullanımı dediğimizde de farklı bir sonuca ulaşamıyoruz maalesef. Gitar tonunu ilk duyduğunuzda hoşuna gideceğini garanti edebilirim: rahatsız, paslı havaya sahip korku filmlerini andıran ve garip bir gitar tonu var, fakat her şarkının başında ve neredeyse aynı şekilde kullanıldığını duydukça sıkılıyorsunuz. Zaten normal şartlarda da ilk albüme havasını veren kalın tonlu, derin, karanlık gitarların yerine en leş sludge metalde zor bulacağınız tip, prosesörden geçe geçe tanınmaz hale gelmiş, distortion basılmış gitarlar var. Bas neredeyse namevcut ve davul adına da söyleyebilecek bir şeyim yok, zira varlığını hissetmediğim gibi, aramadım desem yeridir.

Albümde baştan sona dinlemeyi kaldırabildiğim tek şarkı Seeing Through Time, o da zaten albümden çok önce yayınlandığı ve kulağım alıştığı için, zira geri kalanları tam birer Çin işkencesi örneği. Gitarlar vızıldıyor, vokal zaten cızır cızır kulağınızda ve sürekli iğrenç bir çığlık örneği sergilemekte....

Ha, büyük ihtimalle, grubun yakalamaya kastığı şey, sludge metalin özü olan rahatsız, dinleyiciyi de rahatsız etmeye yönelik ve boğucu havayı yakalamak ve bunda başarılı oldukları bir gerçek. Tek sorun, benim rahatsız edilmek değil, rahatlatılmak istememden kaynaklanan bir uyuşmazlık ve kötü prodüksyona, özellikle, bilerek ve isteyerek kötü prodüksyona karşı olmam.

Artılar: Kağıt üzerinde başarılı bir yaklaşım, Dark Castle ismi.
Eksiler: Kalan her şey.
Kimlere tavsiye edilir: Dark Castle hayranlarına.

(künye için bkz. diğer Dark Castle incelemesi.)



1. Surrender to All Life Beyond Form
2. Stare Into Absence
3. Create an Impulse
4. Seeing Through Time
5. Heavy Eyes
6. Spirit Ritual
7. To Hide is to Die
8. I Hear Wind
9. Learning to Unlearn

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder