8 Haziran 2011 Çarşamba

Howl - Howl EP

Howl ile aslında ben taa ne zamanlardan beri tanışığım (hayır "barlarda çalarken tanıyordum onları" demiyorum) fakat ilk dinlediğimde sludge nedir, stoner doom nedir bilmediğim için "meh, sırf ses adamlar ya" diyip geçmiştim. Arada sırada grupları sindirmek için gereken müzik bilgisi/alışkanlığını geliştirmenin yararlarını da bu grupla bir kez daha öğrendim diyebilirim.

Efendim Howl, bir alternatif sludge metal grubu - buradan Baroness ya da Watertank gibi olduğu anlamı ise pek çıkartılmamalı. Türlerarası bir grup olan Howl, sludge metalin atmosferik ve "genel havası" (sonuçta sludge bir teknik detaydan çok bir duruş tanımlar) yanında death metal, trash metal ve eser miktarda diğer "belirsiz" şeyler ile bir bileşke müzik icra ediyor. Sludge metal havasını death metal usulü on tonluk riff'ler ve trash metal usulü sololarla destekliyorlar diyerek işin içinden çıkmaya çalışabiliriz lakin çıkmamız mümkün olmaz.

Fakat, her şeyden önce bahsi geçmesi gereken bir kişi var: Timmy, grubun davulcusu. Benim favori davulcular listeme girmeye hak kazanacak bir enerji ve kişilik sahibi bu adam. Henry Ranta, Adel Moustapha gibi adamlarda çok sevdiğim "kendini belli etme" meziyetine gayet sahip ve ne zaman müziğe eşlik edeceğini, ne zaman öne çıkacağını, ne zaman sakinleyeceğini iyi bilmesinin yanı sıra teknik hakimiyeti müthiş ve müziğe katkısı yadsınamaz. Adam resmen favori davulcularım listesine son eklenti.

Ufak bir notta da gitar ve vokal kullanımından bahsedilmesi gerekiyor. Doom, death ve sludge etkisi bol gitarlar, kalın ve maşallah balyoz darbesi gibi inen riff'ler çıkartıyorlar, ve bunu, gümbür gümbür bas ve zaman zaman inleyen, zaman zaman böğüren ama her saniye brutal bir vokal destekliyor. Arada giren sololar ise, heavy ve trash metal etkisiyle, geri kalan cümbüşe arka çıkıyor. Genelde şarkılar hızlı, sert ve amansız yerler ve yavaş, sert ve amansız noktalar arasında gidip geliyor.

Grubun bu noktada bahsi geçmesi gereken bir garipliği ise uçucu havası. Evet, doğru duydunuz, uçucu havası. Bu üç şarkılık EP'yi bile sindirmem haftalar aldı, zira şarkılar belirli noktalarda o kadar belirgin ki, diğer noktalarda elinizden kayıp gidebiliyor, hatta bazen dikkatli olsanız da kaçıveriyor. Bunun sebeplerinden bir tanesi, grubun geçişlerinin bazen fazla ani gelmesi, ve bu geçişlerden önce ve sonrasındaki kısımların rahat algılanır ve hatta hipnotik olması. Sizi önce rahatlatıyor, ondan sonra da birden değiştiriyor, fakat hipnozdan çıkış hızınız, değişim hızından daha yavaş ve kalakalıyorsunuz. Buna alışana kadar onlarca defa bu kısacık EP'yi çevirip birden "ne dinliyordum ben?" diye kendinize gelme anları yaşamanız mümkün.

Peki grubun bu bağımlılık yapmaya müsait gücü nerede? Çok basit: grup tamamen kendine has. Howl'a ait bir müzik var ortada ve Howl haricinde başka hiçbir şeye benzemediği gibi, verdiğim referans noktaları (e.g. death metal) ile bile etkileşimi tamamen kendine has bir havayla yapıyor. Herhangi başka bir grubu dinlediğiniz sanrısına katiyen kapılmıyorsunuz ve bu grubun en büyük gücünün kaynağı. Mensup olduğu bütün kategorileri bile kendi bünyesinde öğütmeden ortaya dökmesi güzel.

Uzun lafın kısası? Eğer bahsi geçen türlerle tanışıklığınız varsa, zaten bu albümü kaçırdığınıza inanmıyorum.

Artılar: Müzik, sertliği, harmanlanan türlerin güzel harmanlanması, genel olarak nevi şahsına münhasır olması.
Eksiler: Dinlemek için ekstra dikkat edilmesinin gerekmesi, bazen elinizden kaçıvermesi.
Kimlere tavsiye edilir: Sludge, stoner, doom türlerini sevenler, death metal sevip türün değişik açılımlarına açık olanlar, alternatif türlere yatkınlıkları olanlar.

Howl albüm kadrosu:
Vincent: gitar ve vokal
Josh: gitar
Rob: bas
Timmy: davul

Howl myspace: Howlspace



1. And the Gnawing
2. Oma
3. Kings that Steal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder