7 Temmuz 2011 Perşembe

Magenta - Art and Accidents

Bu yazıyı kaç zamandır yazmaya çalışıyorum bir ben biliyorum, bir de inandığım kadir-i mutlak. Haricinde bilen yok, fakat tek bildiğim, her uğraştığımda, niyeyse vazgeçtiğim. Fakat vazgeçilmemesi gerekiyor, zira Magenta güzel bir süpergrup ve ortaya çıkan eser de son derece tatmin edici.

Efendim, Magenta bir Norveçli alternatif rock grubu (bir de progresif rock grubu var, o değil bu), fakat "alternatif" sözcüğü ile gruba katacağımız şeyler, bilinen ya da genel-geçer "alternatif" etiketinden farklı. Olaya karışan türler arasında gotik rock, endüstriyel, az buçuk EBM, birazcık daha gotik ve her nasılsa, grubun kendi içinde yakalamayı başardığı garip hava var. Bu aslında gayet susturulmuş ya da, daha doğrusu, "sindirilmiş" gitarlar, Vilde Lockert'in (bazen biraz da yardım alarak) koyduğu ilginç vokaller, endüstriyel sosu yediren davullar ve genellikle arka planda kalan piyano demek.

Ki, Art and Accidents'ı ilginç yapan şey bu organik-endüstriyel dengesi. Çünkü, esasen daha ilk şarkı olan Darkest Dream'de en çok öne çıkan şey endüstriyel müzik etkisiyken, bir sonraki şarkı Untouchable bunu bir ethereal wave benzeri korolarla destekliyor. Daha organik rock parçaları da mevcut albümün içinde, In Your Arms gibi, fakat genellikle bu iki etkileşim neredeyse mükemmel bir denge içerisinde varoluyor. Albümün kendi iç dinamiğini belirleyen bu ilişki, zaman zaman son derece güzel anlara yol açıyor.

Kaldı ki, bu dengeden doğan çok ilginç bir şey mevcut: "Magenta havası" denebilecek bu şey, tamamen atmosfer zenginliğiyle yüklü albümün, rahatça kendine has bir eser olabilmesine olanak tanıyor. Cidden, başka herhangi bir yerde bu tip sözleri duyabilir ve benzer müzik bulabilirsiniz, fakat Magenta'nın bir garip havası var. Albüm kapağındaki gibi renkleri, melek heykelli malikane arka bahçelerini ne tam temiz ne tam kirli yansıtan bir atmosfer, ve yer yer insanı alıp götürebildiği kadar içini de şişirebilen şarkılar (misal Black Tomorrow) mevcut.

Albümün bir dezavantajı, bazen cidden basabilmesi. Hakikaten "bu ne ya, rahatlamak için bir şeyler daha lazım!" da dedirtiyor, "bu ne kardeşim, gitarları daha da kıssalarmış, biraz daha güçlü olun be!" de dedirtiyor. Hani rock etkisini bazen çok fazla kısıtlamışlar, ve zaman zaman grup beklenilebileceği kadar ağırlığını koyamıyor ortaya. Ve bu eskikleri herhangi bir numara ya da çıkış eksikliğinden kaynaklanmıyor; sadece, bazen, müzik fazla sakinleştirilmiş, ve resmen uyku ilacı alıp yattığı uykudan kalkan insan mahmurluğunda hareket ettiği oluyor.

Fakat, bütün bu sorunlar bir yana, albüm son derece şirin bir eser, ki beni yıllar yılı dönüp dolaşıp kendisine döndürmeyi başaran şey de zaten bu eşsizliği. Müziğin bazen (In Your Arms ya da The One gibi) klişeleştiği ve şeker/komik olmaya yanaştığı yerlerde içinizi ısıtmayı başarabilmesi ve kendisini rahatça sevdirmesi zaten en büyük kozları. Eğer farklı bir şeyler arıyorsanız, zaman zaman ortaya çıkabilen 70'ler rock/pop etkisi hoşunuza gidiyorsa, kaçırmayın derim.

Artılar: Şekerliği, müzik, electropop ve benzeri endüstriyel etkileşimi, başka hiçbir şeye benzemeyecek kadar özgün olması.
Eksiler: Bazen bayabilmesi, bazen fazla sakin takılması, bazen tür klişelerine kaptırabilmesi, popumsu rockımsı ama ne o ne bu olan bir müzik olduğundan herkes sevmeyebilir.
Kimlere tavsiye edilir: Aslında herkese, mutlaka bir bakın bu albüme derim ben.

Magenta resmi sitesi: Magenta (2003'ten beridir güncellenmemiş)
Magenta myspace: Magentaspace

Art and Accidents albüm kadrosu:
Vilde Lockert: vokal
Daniel Hill: Bas, akustik gitar
Anders Odden: programlama (davul), gitar, besteler
Gothminister: "To Die For"da vokal.
Jonas Groth: Massive Enigma, Wasted Heart ve No One is With Me'de vokal.



1. Darkest Dream
2. Untouchable
3. To Die For
4. Black Tomorrow
5. The One
6. Massive Enigma
7. In Your Arms
8. Fallen Angel
9. Wasted Heart
10. No One is With Me

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder