27 Nisan 2011 Çarşamba

Been Obscene - The Magic Table Dance

Aslında bu yazı hayli gecikmiş bir yazı: zira, son zamanda, Reset! Magazine kadrosuna dahil olmamdan dolayı, atlasımı ve Reset!'e attıklarımı ayrı tutmak gibi bir politika güdüyordum. Fakat, elimi attığım pek çok şeyin kuruması gibi (Midas kimmiş) Reset! de apayrı bir sona ulaştı. Dolayısıyla, ben de atlasımı Been Obscene gibi bir güzellikten mahrum etmeye devam etmek için sebep görmedim.

Şimdi, karşılaştığım nokta Been Obscene için "Kyuss (1) seviyesinde" gibi çok da hafife alınmayacak bir yakıştırma yapıyordu. Ben de haliyle merak ettim ve oturdum başına. Dolayısıyla, tarz dendiğinde, söylenebilecek iki sözcük var: stoner ve rock. Bu ne demek? Basit: bariz bir hard rock etkisi üzerine şişman şişman, bataklıktan çıkma riff'ler yedir, davulları hard rock'a göre ayarlayıp basın sesini kalınlaştır.... araya enstrümental, uzun pasajları bölen vokal parçacıkları ekle ve vokal Ozzy Osbourne falan andırsın.... stoner rock. Bilindik haliyle.

Kulağa klişe gibi geldiğine ya da yazımın onu çağrıştırdığına bakmayın, The Magic Table Dance cidden büyülü bir albüm. Her şeyden önce, albüm son derece rahat ve ılık, insanı evinde hissettiriyor. Ne grubun müziğine, ne tarzına, ne de şarkılara alışmak için kasmanız gerekmiyor. Üstelik, şarkılar genellikle aşırı değişken değil ve parçaları arasındaki geçişler o kadar pürüzsüz, o kadar güzel ki resmen şarkılar sizi alıp götürüyor. Albümün güzelliği burada - yürürken, rahatlarken, otururken, herhangi bir zamanda açabilirsiniz ve aynı rahatlığı size verebilir.

Hoş, buna bir istisna varsa o da Demons, zira şarkı on üç dakikalık ve her ne kadar albüme hakim olan rahatlıktan nasibini almış da olsa, dikkatli olmazsanız elinizden kayabiliyor. Fakat mevzubahis şarkı zaten albümün kontrolden çıkış anı - resmen adamlar ortaya bunu atıp çekilmek amacını taşıyorlarmış gibi bir hava yaratıyor. Tabii ki hemen ardından gelen Ring Ring'in bir dakika yirmi sekiz saniyelik bir çizgi-film usulü rock şarkısı olması da yardımcı olmuyor.

Tabii ki enstrüman kullanımından bir bahsetmek gerekir. Şimdi, Thomas Nachtigal, Peter Kreyci ve Philip Zezula efsane bir uyuma sahip. Bunu çok söylediğimin farkındayım, fakat adamlar resmen bir müzik "bloğunun" parçası gibi hareket ediyorlar. Robert Schoosleitner'in davulları ise bu blogun destek parçası konumunda. Üç adam değil tek adam aynı anda üç enstrüman çalarak yapmış deseniz inanılacak bir bütünlük söz konusu. Biraz fazla eser miktarda bulunan sololar haricinde kimse kendi kendine bir yerlere gitme ihtiyacı hissetmeden müziği aynı anda hem çıkartıyor hem de takip ediyor gibi.

Albümün bir diğer artısı: her şarkı kendi kimliğine sahip. Bunu her seferinde belirtme sebebim, bazı albümlerin bir noktadan sonra "ne dinliyorum, bunu daha önce dinlemedim mi" gibi sorular sordurabilmesi. İlla Demons ya da Ring Ring ya da (post-rock'a teğet geçen, yarı-hüzünlü) How It Feels gibi kopuk olması gerekmiyor, zira her şarkı ana riff'lerindeki melodi zenginliği ve groove ile öne çıkıp rahatça kafanıza yerleşiyor. Yaratılan parçacıkların hepsi o derece akılda kalıcı ki, unutsanız bile, şarkının ilk birkaç saniyesinde geri kalanını hatırlıyorsunuz.

Sonuç? Ne duruyorsunuz, dinlesenize şu albümü!

Artılar: Müzik. Genel olarak. Her şeyiyle.
Eksiler:Bir şarkıda daha solo beklerdik.
Kime tavsiye edilir: Hala dinlemediniz mi bunu?

Been Obscene resmi sitesi: Been Obscene
Been Obscene myspace:Been Obscenespace

The Magic Table Dance albüm kadrosu:
Thomas Nachtigal: vokal ve gitar
Peter Kreyci: gitar
Philip Zezula: bas
Robert Schoosleitner: davul



1. The Magic Table Dance
2. Uniform
3. Come Over
4. Freakin' Rabbit
5. Impressions
6. Demons
7. Ring Ring
8. How It Feels

DİPNOT 1: Bilmeyenler için Kyuss, klasik bir desert/stoner rock grubudur. Bu grubu Queens of the Stone Age aracılığı ile duymuş olmanız muhtemel, zira QotSA gitar/vokali Josh Homme ve basçısı Nick Olivieri'nin grubu idi Kyuss. Şahsen klasik dönem eseri denen pek çok şeyi reddeden birisi olarak aşırı sevdiğimi söyleyemem, ama saygım sonsuz olmak durumundadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder