12 Nisan 2011 Salı

Köklü Değişiklikler

Bir süredir, Spiral Melodi adını verdiğim blog rahatsızlık vermekteydi bana. Her şeyden önce isminden emin olamamıştım - tamam, spiral sözcüğüne bayılırım ama nedense tamamen beni anlatmıyor gibiydi. Dolayısıyla birkaç temel değişiklik yapmaya, kız kardeşimin incelediğim albümlere bol keseden notlar verdiğim gözlemi ile tetiklendiği üzere, karar verdim.

Bunlardan ilki, blogun ismindeki bir değişiklik. Artık "Benim Olanların Atlası", ki, ismini bir Tiger Lou şarkısından alıyor ("An Atlas of Those Our Own" - 2009 tarihli A Partial Print albümünden.) Daha rahat, ve daha ben olan bir şeye çevirdiğimden beri ismi biraz daha rahatladım sanırım.... adres aynı kalacak, zira çok fazla yere spiraldize.blogspot.com olarak yazdım adresi ve açık net, kasamayacağım.

İkinci büyük değişiklik, aslında şu anda gereksizleşmiş bir-iki düzenli özelliği kaldırmak ve yerine yenisini ekleyerek blogu baştan aşağı bir elden geçirmek. Şöyle ki, sonuçta belirli bir seviyenin altındaki albümlere bu blogda genellikle yer vermiyorum ve kendi arşivime katkıda bulunmak istediğimde seçtiğim şeyler genellikle mükemmel ya da mükemmele yakın şeyler, haliyle notlandırma sistemi kullanmak anlamsız oluyor. Onun yerine üç maddelik bir artılar, eksiler, kime tavsiye edilir kısmı koymak daha mantıklı geldi.

Bununla birlikte, "Kenarda Köşede Kalanlar" ve "Albüm İncelemeleri" etiketleri lüzumsuzlaştı, zira zaten şöyle ya da böyle birisi için "kenarda köşede kalmış" şeylere olan sevgim (misal şu anda arkaplanda çalan The Gravesiders albümü gibi) beni bu blogu yazmaya itmişti. Metallica, Megadeth, Manowar, Burzum, Mayhem, Blink 182, Placebo, Muse, Rammstein, vs.... gibi listelerden dışarı çok nadir çıkan memlekete birazcık katkıda bulunmak ve kendimce, normalde zaten yaptığım "abi bir grup keşfettim" muhabettini daha yarı-profesyonelce yapmak haricinde pek bir amacım bulunduğu söylenemez.

Yeni neler beklenebilir peki? Her şeyden önce bir süredir yazmak istediğim ama son albümü hazmetmeden yazmamın yanlış olduğuna inandığım bir Mushroomhead yazı dizisi var. Çok uzun olacağını sanmam zira ben esasen XX öncesini değil sonrasını konu alacağım zira hiçbir zaman öncesine çok giremedim. Bunu takip edecek Abney Park, Zero Hour, Pain of Salvation ve, yazın albüm çıkarttıklarında benzeri yapılacak (ve hayli uzun olacağını tahmin ettiğim) Diary of Dreams yazı dizileri var. Genel olarak "yazı dizisi" olayına daha fazla girmeyi düşünüyorum diyebilirim; hoş, gerçi yazı dizisi dediğim şey aslında ufak tefek anektodlarla beraber diskografi incelemekten başka bir şey değil ama.... yine de.

Uzun lafın kısası, hobilerime yenilerini eklerken (bas gitar gibi) internetin bu 12 kişinin uğradığı küçük köşesini biraz daha kendime benzetme kararım yerinde gözüküyor, en azından bana. Budur.

"Look for a place where there's no way your eyes could ever reach."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder