8 Mart 2012 Perşembe

The Romanovs - ...and the Moon was Hungry

Zamanında, bir sevgilim ile bilgi dağarcığı yarıştırmak amacıyla, ki bu da myspace'in revaçta olduğu zamanlarda, myspace'in cılkını çıkartırcasına grup keşfetmiştim.  Benim o zamanlar tuttuğum "alınacak albümler listesi"nin de kısa sürede deliler gibi, daha sonradan da "bu ne ya" dediğim gruplarla dolmasını sağlamıştı.

O ufacık, gereksiz kapışma yıllar yılı bana çok önemli bir kaynak oldu, zira periyodik olarak o esnada keşfettiğim grupları tarayarak dikkatimi verebileceklerimi ayıklama yoluna gider oldum.  Bu tip bir taramadan çekip çıkarttığım bir grup ise The Romanovs.

Şimdi, öncelikle, The Romanovs için tam bir tür belirtmek imkansıza yakın.  Ben, Emilie Autumn'ın ortaya attığı "Victoriandustrial"ın gayet geçerli olduğu inancındayım.  Genel olarak neo-klasik, pop, trip hop, new wave türlerinden tınılar içeren bir müzik var ortada, ve tam olarak tanımlaması zor.  Piyano, çello, harpsicord, keman ve sample çıkışlı klavyelerin, güzel vokallerle ve bir havarilik, bir tür Victorian kabare havasıyla birleştiği nokta denebilir The Romanovs'a.  Ayrıca, 2007'de tekrar mikslenmiş haliyle piyasaya sürülen ...and the Moon was Hungry, grubun şu ana dek çıkarttığı tek albüm, bunu da belirtmekte yarar görüyorum.

Ha, grubun tek albümü olarak nasıl derseniz, valla albüm gayet hoş.  Çeşitli müzikler güzelce bir şekilde tek bünyede toplanıyor ve bunların hepsinde belirli bir duruş sergileyen The Romanovs'un kimliğinin uzantıları olarak şarkılar başarılı.  Bunun en basit ve en büyük sebepleri arasında müziğin genel havasındaki "sinematiklik" ve vokalin hoşluğu geliyor.  Bu ikisini, ilginç ve her zmaan insanın dikkatini bir anda çekebilen sözlerle buluşturduğunuzda ise apayrı bir güzellik çıkıyor. "Çok yaşasın kral, kral öldü ve duaların onu yatağına geri getirmeyecek" (King) "Ama onlar sadece nota, ve hiçbir anlamları yok" (sanırsam Mozart üzerine bir şarkı olan Fever Pitch'ten), "Dört şey var yapmak istediğim, hepsi bir bıçak ve senin dört ayrı uzvunu içeriyor"(Four Things) gibi cümleler rahatça kafanıza yerleşip orada kalıyor.

Müziğin bir diğer albenisi, ruh halleri arasında geçiş yapabiliyor olması.  Şarkılar kendi içlerinde asla rahat durmayan, sürekli oynayan yapılara sahipler.  Genelde birkaç ruh hali tanımlamak mümkün: buruk (China Shop, Exit Wounds, Four Things), coşkulu (Nice Day, Kiss), sakin (King, Olden Times) ve bunların bir bileşkesi.  Bunun sebebi ise, grubun etkilendiği müzik türleri arasında sürekli geçiş yapması.  Bir örneği Olden Times - hafif endüstriyel metal, trip hop, neo-klasik ve son saniyesinde darkjazz aynı anda bu şarkıda var ve birbirlerini  çok ilginç şekillerde tamamlıyorlar.  Tabii ki genelde endüstriyel havalı neo-klasik dinlediğiniz şey, o ayrı....

Kaldı ki, ve bu bir pozitiftir, albümün genelinde ne olacağını pek kestiremiyorsunuz - The Romanovs bilhassa sükunet ile coşku arasındaki geçişleri olabildiğince güzel yaparken aynı zamanda olabildiğince hızlı yapmış.  Tabii bunun negatif bir yönü yok değil - bahsettiğimiz müzik çoğunlukla modern klasik olduğundan bazen daha sert, daha güçlü, daha vurucu enstrümanlar beklemiyor değil insan.  Bunun sorun olmasında bir etken benim "sert kısma geçiş" dendiğinde aklıma sludge metal gelmesi olabilir zira grubun balladlarında (King, Exit Wounds, China Shop) böyle bir sorun yaşamıyorum.

Fakat haricinde, sonuç mu? Neden sadece bir albüm var ki, müzik çok güzel, bakmadan geçmeyin derim.

Artılar: Müziğin zenginliği, albümün güzelliği, eşsizliği ve tekliği.
Eksiler: Bazen fazla sakin takılabilmesi ve bir-iki şarkının hafiften zayıf kalır gibi gözükmesi.
Kimlere tavsiye edilir: Herkese, bilhassa Emilie Autumn seven varsa hoşuna gidecektir.  Sert takılanları açmayabilir.

(ne web sitesi var, ne myspace, ne bi şey...)

...and the Moon was Hungry kadrosu:
Morgan Kibby: vokal, sözler
Wesley Precourt: keman
Ana Lenchantin: çello
Dan Rosa: piyano
Randy Cooke: davul




1. King
2. Nice Day
3. Fever Pitch
4. Exit Wounds
5. China Shop
6. White Flag
7. Kiss
8. Olden Times
9. Four Things
10. Mr. Okada

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder